Şimdilik Olmadı..
Uzun zamandır yazamıyorum. Aslında
yazabileceğim bir sürü konu vardı ama ALES sınavına hazırlanıyorum diye
erteledim biraz yazıları. Aslında şu dönemdeki takıntım "ÖYP". Nedir
bu "ÖYP"? Açılımı "Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı". Son
dönemde üniversitelerin bir çoğu öğretim üyesini ihtiyacını bu programla
karşılamaya başladı. Bu programın gerektirdiği kriterleri sağladıktan sonra
kabul edildiğiniz üniversite ile bir sözleşme yapıyorsunuz ve yüksek lisans ve
doktora eğitiminizi tamamladıktan sonra sözleşme yaptığınız üniversitede
kadrolu öğretim üyesi olarak görev yapıyorsunuz. İşin en güzel taraflarından
biri de aldığınız eğitim sırasında da maaş alıyorsunuz. Hem eğitim alıyorsunuz
hem maaş! Bundan güzel bir şey olabilir mi :)
Bu programın benle alakası ise geç kalan
kariyer planlamamda :) en ön sırada yer alması. Neden bu kadar önemsiyorum
bunu? Çünkü birincisi şu sıralar acayip bir öğrenme, kendimi geliştirme arzusu
içindeyim. Bana bir şey katmayan şey hiçbir şey ifade etmiyor artık gözümde.
Gerçi daha önceden de öyleydi ama şimdi daha bir zirvede, belki gene geç kalan
bir şey ama ne yapayım hep geriden geliyorum. Dertlerimden biri de bu zaten :)
Neyse inanılmaz bir kendini geliştirme hevesi içindeyim (keşke bu üniversite
dönemimde gelseydi :)) . Bir şeyler okuyup araştırmak istiyorum. Bir de şöyle
bir düşünce de oluşmaya başladı bende; yaşadığım dünyayı daha bilinçli bir
şekilde keşfetme arzusu.. Hep bir şeylerin nedenini daha da merak etmeye
başladım. İkinci bir nedense; bir süredir iyi kötü özel sektörde çalışıyorum.
Gözlemlediğim şeyler gerek çalışma ortamlarımın, gerek çalışma arkadaşlarımın,
gerekse yöneticilerimin bana bir şey katmaması ve bundan sonra özel sektörünün hangi alanında çalışırsam çalışayım bana çok da bir şey katmayacağı düşüncesi. Aynı şeyleri yap yap bir süre
sonra canım sıkılıyor. Asıl nedenlerden biri ise insanların alışverişleri
esnasında her iki tarafın -özellikle müşteri tarafının ki bu çoğul bir kitle oluyor-bilgisiz olmasını gözlemlemem.
Büyük bir kısım bir şey yaparken, örneğin alışveriş gibi, yapacağı şey hakkında birşey bilmeden yapıyor ve
bu bilgisizlik nedeniyle saçma hareketler sergileyebiliyor. Bir çok kez yok
artık dedirtebilecek olaylarla karşılaştım şu kısa özel sektör tecrübemde.. Ya
belki şımarıklık olacak belki ama satış bölümünde çalışan benim için satış çok da zor değil aslında. Çünkü pek çok kişi bir şey bilmiyor. Bilmeyen insanı da bir şeylere inandırmak, mesela benim için ürünü almaya ikna etmek, çok da zor değil. İnsanların bu durumunu görmek de beni rahatsız ediyor. Bırakın bilgi sahibi olmayı,
insanların çoğu artık kendini geliştirmeye kapamış. Ben böyle olmak
istemiyorum.
Bu nedenlerden dolayı bayağı bir taktım bu
öyp'ye. Anadolu lisesi veya üniversiteyi isterken ki çalışma havamı yakaladım.
:) Üstelik şimdi sınavlara hazırlanırken, soru çözerken de bir şeyler
öğrendiğimi düşünerek sıkılmadan, daha eğlenceli bir şekilde çalışıyorum.
İnanın daha önceki öğrenim yıllarımdaki çalışma saatlerini toplasanız bu kadar
ders çalıştığımı sanmıyorum :) Bir saat zor ders çalışan ben kesintisiz 5-6
saatlere kadar çıktım diyebilirim :) Bir çok kişiye göre normal ya da az
olabilir ama benim için rekorları ifade ediyor :) Neyse bu öyp'nin ilk
ayaklarından biri olan yabancı dil sınavından ilk girişimde 55, ikincisinden 70
aldım. 50 almak yeterliydi. Kendim için çok çok fazla puanlar aldım :) Bu motivasyon
da gelince ikinci ayak olan ALES'e de durmadan çalışmaya devam ettim. Düşünün
ki ALES haftası FB - BJK basket maçı var Fener'in sahasında gitmedim;
Euroleague Final-Four'u İstanbul'daydı, gitmedim. FB - GS şampiyonluk maçı
vardı, izlemedim. Varsa yoksa ALES çalıştım, iş ile beraber zor oldu ama. Çünkü
işten dolayı az çalışma vaktim kalıyordu. Ama elimden gelenin en iyisini
yaptım.
Ama işin can alıcı kısmına geliyoruz: ALES
bilgiden çok zaman yönetimini öne çıkaran bir sınav. 150 soru 180 dakikada çok
çok zor yetişebiliyor. İyi bir zaman planlaması yapmanız gerek iyi bir not
alabilmeniz için. Hatta bu sorunumu sınavdan birkaç gün önce Facebook'ta şöyle
yazdım:
"Bu ALES'in kendisi bile bir soru be :)
Çözmem gereken 150 soru çok zor yetişir ve istediğim puanı almak için yaklaşık
130 doğru yapmam lazım. Sözel-1 ve sayısal-1 de sıkıntı yok 100 üzerinden 90-95
net gelir. Geriye yapmam gereken sayısal-2 den 35-40 net kalır. O zaman benim
oradan soru seçip seçtiklerimin hepsini doğru yapmam gerekir. Bu sorunun çözüm
kümesi ise = {sıçtım} :D"
Hakaten de bugün sınav da çözüm kümesini
buldum bende. Bariz sıçtım :( Hayatında çoğu zaman zaman yönetimini beceremeyen
ben bu sınavda da bu geleneği bozmadım. Evet soruları biliyordum ama
yetiştiremedim; ortalamamı bile yakalayamadım :( Keyfim kaçtı sınavdan sonra..
Evet bir daha ki sınava her şey daha iyi olabilir ama kritik bir dönemde
olduğum için bu sınavda olsaydı; süper olacaktı herşey. Vicdanım çok rahattı.
Elimden geleni fazlasıyla yapmıştım. Eğer çalışmasaydım; çalışmadım diye
vicdanım daha da rahatsız olacaktı. O kısmı en azından atlattım. Ama gel gör ki
başarısızlığı ya da istediğimin olmamasını kolay kolay hazmedemiyorum.
"Nasıl elimden kaçtı?" diye kendi kendime sinir oluyorum. Hiçbir zaman
çok fazla şey istemem. Az ama özdür istediklerim. Öz oldukları içinde hırs
yaparım. Daha önce dediğim gibi bir anadolu lisesi, bir de Ankara'da üniversite
diye bu kadar hırs yapmıştım.
Şansım hala devam ediyor bu program için ama
bu dil sınavıyla beraber şansımı çok yükseltmişken, bu ALES ile çok düşürdüm. B
ve C planlarım da var kariyer için ama çok istiyordum ben bunu..
Olmadı be blog, şimdilik olmadı ve ben
üzgünüm..
Yorumlar
Yorum Gönder