Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kısa Bir Ara

   Askerlik görevim nedeniyle 6 ay kadar tüm dünyadan ve haliyle blog dünyasından uzak kalacağım. Bugüne kadar burada benim karalamalarımı takip eden arkadaşlarıma, sevdiklerime teşekkür ederim. Herkes kendine iyi baksın :) bir aksilik çıkmazsa hazirandan sonra tekrar görüşmek dileğiyle..

Çelişkiler 2

   Bir vahim durum daha var ki o da bir şey bildiklerini sananlar.. Aldıkları cacık eğitimle veya birilerinin torpiliyle bir yere gelmekle veya birilerinden (abilerinden, hocalarından (!)) duyduklarıyla her konuda söz söyleme hakkına sahip olduğunu sanırlar.    Üzüldüğüm şey şu savunulan bilgi  ya da düşüncenin incelenmeden savunulmaya çalışması. Kaldı ki şu zamanda her türlü yolla bilgi kirliliği yaşandığını veya bilgilerin taraflı hale geldiğini düşünüyorum. Böyle bir zamanda bilginin iki hatta daha fazla kez incelenmesi gerekiyor bana göre Ama gel gör ki çoğu kez kopyala - yapıştır düşüncelerle karşılaşıyorum artık. Bazen soruyorum karşımdakine "İyi, güzel söylüyorsun da neye dayanarak bunları söyleyebiliyorsun?" Şu zamana kadar hiç tatminkar cevap aldığımı söyleyemem :) veya aldığım cevap en fazla "şu kişi dedi ki.." oluyor. "Gerçekten çok sağlam kaynaklarmış" diyorum bende içimden :)    Kendimce bu durumun genele yayılmaya başladığını düşünüyoru

Çelişkiler 1

   Bazen bazı insanları izlerken çok gülüyorum hakikaten :) Söyledikleri ile savunduğu düşünceler ile yaptıkları arasında bu kadar çelişki, bu kadar uçurum olabilir mi ya? Çok trajikomik geliyor bana! Aslında incelenen unsur insan olunca garipsememek gerek! Ama ne bileyim insan pes demeden de edemiyor! Gene de bu kadar olamaz diyor veya olmasın  diyor ama oluyormuş işte.. Gene her zamanki gibi acı gerçekler..    Güya toplumu düşünen bazı insanlar (herkes için söylemiyorum bunları, istisnalardan bahsediyorum) , herkes için eşitlik, adalet, sol, marx vs vs gibi düşünceleri savunanlar; nasıl oluyor da iş kendine gelince bireyci, çıkarcı, bencil olabiliyor? Bu nasıl bir ironidir, çelişkidir? Benim derdim hangi düşünce doğru ya da yanlış falan incelemek değil; aynı düşüncem başka türlü düşünüp davrananlar için de geçerli! Ben çelişkiyi tutarsızlığı anlayamıyorum..    Şunu da anlayamıyorum acaba bu düşünce ve davranış biçiminde olanlar acaba nasıl toplumsal kalkınmayı, mutluluğu yani t

Boş Kağıt

   Gene neyi düşünürken geldi aklıma bilmiyorum. Sanırım gene yoğun çalışma, kendi kendime uyguladığım aşırı baskının sonundaki isyandan sonra gene herşeyi boşverme duygusu ağır basınca geldi aklıma sanırım bu boş kağıt düşüncesi..    Bazen bunalınca sıkılınca gözüm kararır. Sonucu ne olucaksa olsun, en kötü şey olacaksa bile boşveririm, yapmam o şeyi. Yeter ki bir rahat nefes alıp, bir kafam rahatlasın. Nasıl olsa bir şekilde daha sonra hallederiz. İmkansız diye bir şey yoktur ne de olsa..    Bu düşünceyle bir çok defa saçma hareketler sergiledim onlar geldi bu gün aklıma :) Bunlardan ilkini lisede analitik geometri dersinde yaptım. Doğru düzgün çalışmamıştım. Şöyle bir baktım sorulara. Baktım ümit yok, hiç kasmanın da alemi yok. Arkadaşlara dedim "oğlum ben yapamıyorum boş kağıt verip çıkacağım!"  "Manyak mısın oğlum kopya mopya hallederiz bişiler otur yerine" falan dediler ama ben o dersin seneye kalacağını bile bile boş kağıdı verdim ve çıktım. Allah't

Şimdilik Olmadı..

   Uzun zamandır yazamıyorum. Aslında yazabileceğim bir sürü konu vardı ama ALES sınavına hazırlanıyorum diye erteledim biraz yazıları. Aslında şu dönemdeki takıntım "ÖYP". Nedir bu "ÖYP"? Açılımı "Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı". Son dönemde üniversitelerin bir çoğu öğretim üyesini ihtiyacını bu programla karşılamaya başladı. Bu programın gerektirdiği kriterleri sağladıktan sonra kabul edildiğiniz üniversite ile bir sözleşme yapıyorsunuz ve yüksek lisans ve doktora eğitiminizi tamamladıktan sonra sözleşme yaptığınız üniversitede kadrolu öğretim üyesi olarak görev yapıyorsunuz. İşin en güzel taraflarından biri de aldığınız eğitim sırasında da maaş alıyorsunuz. Hem eğitim alıyorsunuz hem maaş! Bundan güzel bir şey olabilir mi :)    Bu programın benle alakası ise geç kalan kariyer planlamamda :) en ön sırada yer alması. Neden bu kadar önemsiyorum bunu? Çünkü birincisi şu sıralar acayip bir öğrenme, kendimi geliştirme arzusu içindeyim. Bana bir şey kat

Geç cevaplanan double soslu mimler :)

   Aklımda hep cevaplamam gereken 2 mim olduğu var. Ne zamandır yazacağım ama tembellikten yazamıyorum :) Bugün cevaplayayım dedim artık. İnanın bir saattir hangi mimlerdi diye arıyorum :p İnşallah doğru mimleri üzerime alınmışımdır :p Mimler için doktorsherlock'a teşekkürler :)    Mim 1     1)Mesleğin seni mutlu ediyor mu?    Mutlu ediyordu, artık etmiyor. Yeni ufuklara yelken açma vakti geldi.     2)Dilediğin meslek miydi?    Zamanında evet. Şimdi başka bir meslek diliyorum :)     3)Yalnız mı ilişkide mi yaşamayı seviyorsun?    İlişkide yaşamayı seviyorum. Yalnız kaldığım zaman kendimle şiddetli geçimsizlik yaşıyorum.     4)Tatsız durumlardan kaçmak için yalan mı söylersin dürüst mü olursun?    Dürüst olurum. Yalan söylediğim zaman ya da bir şey sakladığım zaman içim hiç bir zaman rahat etmez. İçim rahatsız olacağına ne olursa olsun taraftarıyımdır.     5)Yabancı dil konuşuyor musun?    Ben dilin kendisine yabancıyım :p     6)Rüyanda ki evde oturuyor musun ve t

Geçmiş ve Gelecek / Mim

 Şu sıralar canım nedense hiç yazmak istemedi. O yüzden bayağı geciken bir mim cevabı olacak bu. Ofelya'ya mimlediği için teşekkür eder; mimini geç cevapladığım için özür dilerim. Geçelim soru ve cevap bölümüne:     Hayatınızda ‘artık yok’ dediğiniz şeyler var mı?       Artık öğrenciliğim yok :) Öğrencilik derken çoğunlukla eğitimi, dersleri özlüyorum gibi bir mana çıkmasın :) O yarı sorumluluklarım, yarı tatlı serseri yaşam tarzım yok artık. Ne kadar okulum bitse de öğrencilik psikolojisinden çıkamadım, çıkamıyorum. Hatta özlüyorum :) O yüzden öğrenciliğe geri dönmeye çalışıyorum zaten :)      Eskiden bu yana neler değişti sizce? Neleri özlüyorsunuz peki, neleri yad ediyorsunuz?       Şu sıralar değişmeye zorlanıyorum çevremdekiler tarafından :) Tabi ki kimse kötülüğümü istediği için zorlamıyor. Ama ben yaşımın ya da dönemimim gerektirdiklerini, yapmam gerekenleri yapmıyorum; büyüyemiyorum :) Özlediğim şeylerden biri ise lise ve üniversite zamanında yaşadıkları

Clem'in Doğum Günü Dileği

   Sana bu doğum gününde ne diliyorum biliyor musun? Romeo ve Juliet'inki kadar saf, Antonius ve Kleopatra'ninki kadar tutkulu, işkence dolu, doktor faust'un imanı kadar ilahi, genç werther'in ızdıraplarından geçmeyen, bazen seni othello kadar alık yapan, bazen behzat ç. kadar küfürbaz yapan bir aşk diliyorum. İyi ki doğdun..                                                              Clementine  

HayaLPeresT / Mim

   Bu seferki mimin ortası doktorsherlock'tan :) Teşekkür ederim mim için :) Gelelim cevaplara:    1. Kendini seviyor musun?    Her yaptığım ya da düşündüğüm şeyler gibi dalgalı :) Bazen kendime aşıkken, bazen de kendimden acayip nefret edebiliyorum.    2. Yapmaktan hoşlandığın şeyler?    Daha önceki mimlerde sorulduğu için özet geçeceğim. Yeni ve farklı şeyler öğrenmek, yaşamak gerçekten çok hoşuma gidiyor. Ama en çok hoşuma gideni insanların iç dünyasını keşfetmek.. Bilgisayar başında vakit geçirmek ve tabiki oyunlar :) Spor. Gezmek. Anime, dizi ya da film izlemek. Gevezelik :)    3. Hedeflerin nelerdir?    Şu sıralar ki hedefim akademik kariyere kapak atabilmek :) Genel olarak ise huzuru bulabilmek :)    4.  Nefret ettiğin şeyler?     Kendini bir bok sananlar ve karşısındakini aptal yerine koymaya çalışanlar.    5. İlham aldığın kişiler?    Nickimden de anlaşıldığı üzere tabiki RaistLin Majere :) İkinci sırada ise Ice Age filmindeki Sith ve Wall

Adını "RaistLin Karalama Defteri" Koydum :)

   Son zamanlarda şöyle bir düşünce oluşmaya başladı bende: Beni ekleyenlerin çoğu haliyle RaistLin'i tanıyanlar ve fantastik dünyayı sevenler olmuş. Sanırım bloguma bakarken ki beklenti de fantastik dünya, hikayeler veya RaistLin ile ilgili bilgiler olacağı yönünde. Ama gel gör ki ben sadece sevdiğim RaistLin ismini kullanarak kendi kafamdan geçenleri, yaşadıklarımı anlatıyorum çoğu zaman :) Evet, fantastik dünyayı çok seviyorum; takip ediyorum; hatta kendimce içinde yaşıyorum ama o dünya ile ilgili bir şeyler yazamıyorum. Daha doğrusu yazmak istiyorum ama şu sıralar kendi dertlerimden dolayı yazmaya fırsatım olmuyor :( Fırsatım olsa da taslak durumunda olan bir iki amatör fantastik hikayemi yazıya dökebilsem, saatlerce RaistLin, ejderha mızrağı destanı, ölüm kapısı serisi, Salvatore, yüzüklerin efendisi, taht oyunları, animeler, mangalar, online oyunlar hakkında saatlerce konuşabilsem..    Peki kim bu RaistLin? Fantastik dünyanın en iyi karakterlerinden biri, bana göre ise

Birkaç Sınav Hatırası

   Haftaya ÜDS sınavına gireceğim için İçim dışım ingilizce ve test oldu. Ama inanın beni biraz tanısanız çok duygulanırdınız hatta belki de ağlardınız beni bu kadar ders çalışırken görünce :)    Bu zamana kadar adam akıllı saatlerce ders çalışmayı çok az başarabildim. Bir anadolu lisesi sınavlarına girerken, bir de üniversite sınavına girerken. Onlarda zaten uzun süreli çalışma olmasaydı hayatta kazanamazdım onları. Ders çalışma konusunda iki önemli sorunum var. Bir: odaklanamıyorum, hep kafam birşeylerle meşgul olabiliyor hemen. İki: okurken çok çabuk sıkılıyordum. Bu ders çalışma konusunda en can alıcı özelliğim gene bu iki önemli sınav dışında hiçbir sınava konuları bitirmiş, hazır bir şekilde giremedim :) Mutlaka çalışmadığım konu bir konu kalmıştır sınava girerken :) Bu durumla ilgili iki olay gelir hep aklıma çok gülerim :)    Birincisi: üniversiteyi kazanmışım ama girdiğim sene tercihe bağlı olan hazırlık okuma durumunu zorunlu yapmışlardı.  Neyse şansımıza sevgilerim

Aril Prodüksiyon Gururla Sunar :)

   Bugün Cromwell ile kütüphane günümüzdü. Oraya gittiğimizde ben yaklaşan üds sınavı için her zamanki gibi son dakika çalışmalarımı yapıyorum, kanka ise doktora tezi için makale okuyor. Güya her Pazartesi en geç 11'de kütüphanede olacağız ama tembellik ağır basıyor anca 1'de orda oluyoruz ve 5'de kadar ders çalışıyoruz. İnanın gören ya da duyan duygulanıyor :) Ders çalışma konusunda rekorlarımızı kırıyoruz. İş işten geçtikten sonra.. Ah ah bu çalışmayı çalışma azmini keşke lisans zamanında gerçekleştirebilseydik ahhh ahhh :) Neyse bugünde uslu uslu çalışmayı başardıktan sonra konu oyunlara ve oyun oynamak için yeni bulduğum bir cafeye geldi. Hep guitar hero oynamak için ya yer arıyorduk, ya da oyun ve enstrümanları alalım mı diye tartışıyorduk.    "Len hani guitar hero oynamak için cafe arıyorduk ya. Çok güzel bir yer buldum bizim orda. Cafeyi odalara ayırmışlar, herkes ayrı ayrı odalarda oynuyorlar. Guitar Hero için bile oda yapmışlar. Gidip bakalım bir ara.&qu

Senede Bir Gün / Mim

   Bir mim ile daha karşınızdayız sevgili blog severler :) Sağdan Ofelya'nın getirip al da at dercesi ortaladığı mimi gol yapmaya çalışacağım bu yazıda :P Ofelya'ya bu güzel asist mim için teşekkür ederim :) 1-Hayatınız filme çekilse adı ne olurdu ve soundtrackinde hangi şarkılar yer alırdı?    Her ne kadar üstat Charlie Chaplin  " Hayat ön provası yapılmamış bir tiyatro gösterisidir. " dese de ben daha çok film gibi görmüşümdür. Kendi filmimin hem yönetmeni, hem baş rol oyuncusu, Hem figüranı, hem de senaristi gibi hissetmişimdir hep :) Hata uzaklarda bir yerde kamera varmış gibi düşünür ve yetmiş milyona beni izlediği için sevgilerimi gönderip el sallama isteği gibi düşünceler aklıma gelir :p Filmimin türü ise ortaya karışık olmakla beraber ağırlıklı olarak trajikomiktir :) İsimlere gelince zaten RaistLin Movie  olarak ismi kader belirlemiş ama alternatif olarak RaistLin günceleri, Kara Bahtlı Kem Talihli Kahraman ya da anısı olduğu için Senede Bir Gün olab

Pika Pika / Mim :)

   Kaç gündür kara kara düşünüyorum sıradaki yazılarımı nasıl yazacağım diye. Bir yandan az vaktim olduğu için kafamı toparlayamadığımdan, bir yandan da hala yabancı bilgisayara alışamadığımdan yazmak istiyorum ama yazamıyorum. Böyle karalar bağlamaya devam ederken Ofelya'nın beni mimlediğini gördüm. Mimlendiğimi görünce kendimi Pokemon'da Ash'in "Seni seçtim pikaççuuu!" diyerek pikaçuyu seçmesi gibi seçilmiş hissettim :p İlk önce mim için teşekkür ediyorum. Sonra da pika pika :) diyerek soruları cevaplamaya çalışayim :) Soru 1: En çok sevdiğin şeyler nelerdir, nelerden hoşlanırsın?    Yeni ve farklı şeyler öğrenmek, yaşamak gerçekten çok hoşuma gidiyor. Ama en çok hoşuma gideni insanların iç dünyasını keşfetmek.. Her insandan ayrı ayrı farklı hikayeler, düşünceler çıkıyor ve o dünyaları tanımak, şansım olursa da yaşamak çok hoşuma gidiyor ve bu dünyaların açığa çıkmasını sağlayan sohbet ortamını ve dinlemeyi çok severim :) Ayrıca bu amaç doğrultusunda k

Kaderin Bir Oyunu mu bu? :)

   Artık son günlerimi yaşadığımı düşünüyorum gençliğimin.. Artık sorumluluklarımı alıp, düzenimi kurma vakti. Bugüne kadar hep kaçtım. Yaşa göre kazık kadar oldum ama ruhum büyümeyen çocuk gibiydi. İtina ile gezdim, tozdum, oynadım ve yattım ama yumurta iyice kapıya dayandı. Şu dönemde hayatımın gidişatını belirleyecek şeylerden biri olan sınavlara hazırlanmam gerekli askere gitmeden önce. Kpss, kpds, üds, ales, vs vs ne kadar abidik gubidik sınavlara girip iyi notlar almam gerekli askerden sonra iyi birşeyler yapabilmem için. Ama her zamanki gibi tembelliğim, arkadaşlarımla birşeyler yapma isteği ve oyun manyaklığım bu sınavlar için ders çalışmama engel oluyor. Ya zaten en çok oyun manyaklığım mahvetti beni :) Hayal alemine daldım mı çıkamıyorum veya çıkmak istemiyorum bir türlü :) Şu oyunlara ayırdığım zamanı biraz derslere ayırsaydım çoktan çok iyi bir yerlere gelmiştim :) Ama pişman değilim. Çok keyifliydi. Gene olsa gene yaparım :) Ama artık mecburiyetler, sorumluluklar geldi diy

Ölümün soğuk tadı olmadan yaşam hiç güzel olur mu?

Aslında sıradaki yazı iki şubat günü maça giderken ki yaşadıklarımı anlatan bir yazı olacaktı ama dün gene benim ayarlarımı bozan bir haber aldığım için bu düşüncelerim ve yazı çıktı ortaya. Konu ölüm ve kaybetmekti. Kafamda gene bir sürü karanlık düşünce dolaştı durdu. Yazıya dökeyim dedim bari dedim. Düşünceler hazırdı ama başlık beğenmiyordum. "Ne olsun, ne olsun?" diye düşünüyordum kendi kendime. Aslında basitti. "Ölüm hakkındaki düşüncelerim" yaz gitsin diyordum. Ama ölüm kelimesini başlıkta bile kullanmak istemiyordum. Galiba "kaybetmek" olacaktı ama az önce Facebookta bir grubun, yazımın başlığında kullandığı sözü gördüm. Bu kadar denk gelebilirdi. Bazen karşılaştıklarıma şaşırıyordum. Çünkü bir şeyler yapmak isterken "ne yapsam ne etsem" diye kara kara düşünürken hiç beklemediğim bir anda bir şekilde bir işaret, bir hatırlatıcı, düşündüğüm şeylerle bir şeyler çıkabiliyor karşıma. Bu kadar tesadüf olabilir mi diye soruyorum bazen kendi ke

Maça gideceğiz ama nasıl? :)

Orta okul ve lise zamanlarında hem zevkli hem de ucuz olduğu için :p deli gibi basket maçlarına giderdim. Haftanın bir günü mutlak Abdi İpekçi'de geçerdi. Maça gider coşardık, maçtan sonra da eve giderken tren istasyonunda mutlaka ne etinden olduğunu bilmediğimiz :p bir sosisli sandviç yerdik. Ayrı bir keyifti bizim için. Bu keyif Ankara'ya üniversiteye okumaya gittiğim zaman bir süreliğine bitti maalesef. Orda da elimden geldiğince gitmeye çalıştım ama az gidebildim. Bir kere Telekom'u tutmuyordum ve derbi maçları da az oluyordu Ankara'da :( Üniversiteden sonrada iş ve kurs mazereti çıktı. Gitar kursuna yazıldık. Tek gün gidiyorum kursa ama gel gör ki Fener'in maçları hep kursun olduğu güne perşembeye geliyor. Çarşamba oynasa maç saatinde işteyim. Deli olacağım; gidemedim bir türlü maça :) Ama geçenlerde duydum bizim yeni basketbol salonumuz açılmış. Televizyondan bile görebildiğim kadarıyla harika bir salona benziyor. Kendi kendime dedim: oğlum bu mabede ke